Yayıncılık sektörü bir tutku işi, Don Kişot gibi yel değirmenleri ile savaşmak gerekiyor

Yayıncılık sektörü bir tutku işi, Don Kişot gibi yel değirmenleri ile savaşmak gerekiyor

Kurucumuz Ali Atıf Bir'in edebibülten.com'da röportajı yayınlandı. 

 

Uzun yıllar eğitmen kimliği nedeniyle "Hoca" olarak bilinen, şimdilerde aynı zamanda yayıncılık dünyasında da yer alan Ali Atıf Bir sorularımızı yanıtladı. Bir, hem güncel yayıncılık durumunu hem de Don Kişot Edebiyat Ödülleri hakkında konuştu.

  • Ali Bey, eğitimci kimliğinizi her zaman biliyorduk ama yayınevi kurduğunuzu pek çok kişi henüz bilmiyor. The Kitap adıyla kurduğunuz yayınevinizle ilgili bize bilgi verir misiniz? Neden kuruldu? Hedefleri neler?

Eğitimci kimliğimin yanı sıra aynı zamanda bibliyomanım, kitap koleksiyoncusuyum. Üniversiteden emekli olduktan sonra yapabileceğim en iyi şeyin yayıncılık olduğuna karar verdim. Uzun süre MediaCat Yayınları’nda genel yayın yönetmenliği yaptım. Daha çok işletme kitaplarını takip ediyordum ama diğer yayınlarda da bilgi birikimim vardı. Bu ilginin bir dışavurumu olarak 2014 yılında, iki ortak olarak The Kitap Yayınları’nı kurduk. 2017 yılında ise ortaklığımızı sonlandırdık ve ben tek sahip olarak devam ettim. Amacımız; her zaman iyi kitapları okurlarla buluşturabilmek. Şu anda 10. yılımızı kutluyoruz ve önemli bir yol kat ettiğimizi düşünüyorum. Genç ve dinamik ekibimizle, hem iş kitaplarında hem de edebi kitaplarda önemli yere sahip olduk ve yayın çizgimizi bozmadan iyi çevirmenler ve iyi yabancı/Türk yazarlarla çalışıyoruz. Gelecek yıllarda The Kitap Yayınları’nın daha çok duyulacağına inanıyorum.

 

  • Türkiye’de yayınevi olmak zor mu? Türkiye’de yayıncılığın başlıca sorunları sizce neler?

Tabii ki zorlukları var. Biz bu işi kurduktan sonra pandemi sorunuyla karşılaştık ama zaten kitap piyasası her zaman zor diyebilirim. Dijital medyanın artmasıyla birlikte, yeni çıkan bir kitabı duyurmak daha da zorlaştığından ve dağıtım kanalları satış için çok çaba göstermediğinden dolayı yayınevine çok daha fazla iş düşüyor. Örneğin; bestseller kitapların satışı kolay fakat longseller kitapların satışı için iyi bir bütçe ayırmak gerekiyor. Kâğıt fiyatları çok fazla, böyle olunca kâğıt fiyatı kitap fiyatını arttırdı. Dağıtım kanallarında, e-ticarette bulunmak bile çok çaba gerektiriyor. Yeni bir kitap üretiliyor ve 50 bin basım yapılıyor. Ama unutmayalım ki diğer yayınevleri de aynı kategoride o kadar kitap çıkarıyorlar. Yayın dünyasında rakip fazla. Kitap açısından piyasa aynı işliyor ama dağıtımcılar konusunda zorluklar yaşanabiliyor. Bu sorunu belki de Almanya’nın yaptığı gibi bir yıl boyunca olduğu gibi sabit tutarak çözebiliriz.

 

  • Yayıneviniz için asıl belirlediğiniz hedef nedir? Bu hedefe yönelik şimdiye kadar ne kadar mesafe kat ettiğinizi düşünüyorsunuz?

The Kitap Yayınları’nı nitelikli iş ve ekonomi kitaplarını Türkçe’ye kazandırmak için kurduk. İşletme kitaplarımızla ilk beşte yer alıyoruz. Diğer kurgu dışı ve çocuk kitaplarında da aynı noktaya ulaşmak için çalışıyoruz. Özellikle edebiyat alanında istediğimiz noktaya henüz gelemedik. Tüm alanlarda iyi kitaplar üreten ilk 25 yayınevinden biri olmak en büyük hedefimiz.

 

  • Şimdi de büyük heyecan uyandıran Don Kişot İyi Edebiyat Ödülü’ne gelelim. Öncelikle size sorum yarışmanın ismiyle ilgili olacak. Neden Don Kişot ismi tercih edildi?

Yayıncılık sektörü bir tutku işi, Don Kişot gibi yel değirmenleri ile savaşmak gerekiyor. Bir roman yazmak, iyi roman yazmak da birileriyle savaşmak gibi. Bu yarışmayı düşündüğümüzde aklımıza ilk gelen isim Don Kişot. Cesursanız yarışmaya kitap gönderin ve birlikte iyi kitaplar yayımlayalım diyoruz.

 

  • Don Kişot İyi Edebiyat Ödülü tam olarak neyi amaçlıyor?

Açıkçası bizim bu yarışma için iki temel amacımız var. Birincisi, iyi edebiyat alanında The Kitap Yayınları olarak biz de varız ve Türk yazarlara destek olmak istiyoruz. İkincisi; roman, özellikle ikinci roman olmasına özen gösteriyoruz. Bunu yapmamızdaki temel neden ise ilk romandan sonra birtakım kaygıları olan yazarları motive etmek ve onlara destek olmak. Şu âna kadar 100’e yakın eser geldi ve bu eserlerin çoğu çok nitelikli eserler. Baskı koşullarımızı ve ödülleri en baştan açıkladık, yazarla birlikte ürüne dönüştüreceğiz. Türkiye’de çok fazla roman yarışması var, bizler bu alanı farklı türlerle genişleteceğiz. 2024 yılında 2025 yılının yarışmasını açıklayacağız ve Türk edebiyatına çok güzel ürünler kazandıracağız.

 

  • Don Kişot İyi Edebiyat Ödülü için hangi adaylar başvuru yapmalı?

Cesur olan, kalemine güvenen ve daha önce en az bir romanı yayımlanmış yazarlar henüz yayımlanmamış romanlarıyla başvurabilir.

 

  • Bu yarışmanın da gösterdiği üzere yeni yazarlara destek sunuyorsunuz. Bu gerçekten önemli bir fırsat. Yeni yazarların bu fırsatı değerlendirmesi noktasında neyi arzuluyorsunuz?

Eğitimciyseniz, bir kişiye bile katkınızın olması sizi çok mutlu eder. Biz de bu şekilde hissediyoruz. Yazı tutkusu olanların elinden tutmak da böyle bir şey. Ben de yazarım, yaklaşık 20 yıl köşe yazarlığı yaptığım gibi biri basılmış 2 oyunum var. İçimdeki yazı tutkusu vazgeçilemeyen bir şey. Yazı tutkusunda; yazar elinden tutacak birini arar, yazı tutkusu olanların bir öyküyü anlatarak varoluşlarına katkı sağladığı dünyalarında onlara destek olmak önemlidir. Biz buradan yalnızca ödül alacak olanı değil, birçok eseri basmak istiyoruz. Türk okurunun da çok güzel eserlerle buluşacağını biliyoruz.

 

  • Yarışma konsepti her yıl değişiyor, bu bakımdan her edebi tür sonraki yıllarda kendisine fırsat bulabilecek mi?

Evet, farklı edebi türler olabilir. Şu anda iyi edebiyat dedik, kurgu dalında eserler kabul ediyoruz. Belki daha sonra bir kurgu dışını da ekleyebiliriz.

 

  •  Son olarak sadece yeni yazarlar için değil, yazar adayları için de bir şeyler söylemek ister misiniz? Kendilerini nasıl motive etmeliler, yazar olmak özellikle günümüz dijital çağında hâlâ karşılık görebilecek bir durum mu?

Yazar olmak, yaratıcı yazar olmak hâlâ karşılık görebilecek durum. İstedikleri kadar yapay zekâya yazdırsınlar, insan beyninin anlama ve yaratıcılık kapasitesi daha yüksektir. Önemli olan nokta; tribünlere oynamadan, öykülerini tamamen samimi bir şekilde ve öyküye hizmet ederek, kendiliklerine uygun bir şekilde anlatmaları. Kendin olmak önemlidir. Yazı yazanlar kendine vararak yazmalılar. Şunu unutmamak lazım, eskiden birçok şeyi insanlar bilmedikleri için tasvirler ağır olabiliyordu, ama şu anda çoğu kelimenin anlamını hemen anlayabiliyoruz. Sırf tasvir yapmak için tasvir yapılmamalı. Eskiden King Charles cinsi köpeğini tanımlamak için tasvir ederken, şimdi ismini belirtmeniz yeterli. Gerekli olduğunda tasvir yapılmalı. Aksi durumda metin sıkıcı hale geliyor.

 

Etiketler: Ali Atıf Bir, The Kitap Yayınları, Yayıncılık
Mart 14, 2024
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız. Detaylı bilgi için Kvkk sözleşmesini inceleyebilirsiniz.